1500’ lü yılların ortalarından sonuna kadar geçen süreçte, yıllar sonra adının tarihin tozlu sayfalarından sarkacağından habersiz bir şekilde hayatına devam eden Elizabeth Bathory’ nin bende uyandırmış olduğu hayranlık başkadır. Bir kadının kapılabileceği en büyük korkunun esiri olmuş ve 600 kadar bakire kızın işkenceyle akıtılan kanlarıyla banyo sefası bugünümüze damgasını vurmuştur. Bu yaşamsal sıvının ona kattığı güzelliği şizofren gözleriyle gördüğüne inanan Kanlı kontesimiz kan kokusundan aldığı güçle kavuştuğu güzelliği paha biçilemez olduğunu düşünmektedir. Kanla dolu bir küvetten geçen güzellik banyosuyla hangi ruh nasıl doygunluğa ulaşır akıl erdiremiyorum. Günümüzde sınırları zorlayan fotoğraf sanatçılarının ilham kaynağı kanlı küvetten keskin bakışlar atan hatunlar Elizabeth Bathory’ nin ruhuna bürünmüyor da ne?
Elizabeth Bathory’ yi tahtından edicek bir ruhla ABD’ yi sarsan Ailen Wuornos’ un varlığından bir haber insanlar ilk kadın seri katille tanışmış oldular.
Ailen Wuornos
Zamanında yaşamış olduğu cinsel tacizlerin ruhunda yarattığı dönüşümle, ilişkiye girdiği adamları öldüren bir eşcinselle tanışıyordu insanlık. O zamanlar adına çekilecek Monster adlı bir televizyon dizisi olduğunu bilseydi kendini iyi hissederdi herhalde. Ama o da her insan evladı gibi sevdiceğinden yediği kazıkla, “aşkın gözü kördür” ü bize bir kez daha kanıtlamış yegane insanlardandır. Eğer Tyria Moore’ u bu kadar sevmeseydi, onu bir kalemde satacağını görmüş olmalıydı diye düşünüyorum. Yani kadının düşmanı yine bir kadındır. Kadının düşmanı yine bir adam da olabilir pek tabii!
1888’ de Jack the Ripper dalgasıyla sinsi sinsi yaklaşan cevapsız bir bilmecenin ağına düştü insanlık. Karın deşen Jack olarak nam salan ve tek bir kişinin işlediğine inanılmayan cinayetler serisinden geriye bir tek şal kalmıştır. Kurbanlarını boğarak öldürdükten sonra boğazlarından kulaklarına kadar keserek attığı imzayla adını tarihe kazıyan bir seri katil ya da katiller olayıdır başlı başına. Kurbanlarını öldürdükten sonra muhtelif organlarını zarfla yollama inceliğinde bulunan yardımsever bir seri katil de olabilir kendisi/ kendileri. Kim ne derse desin kendisi iyi bir cerrahtır ki kesme biçme işinde ustalığını kanıtlamıştır.
1900’ lü yıllarda Ed Gein fırtınası kopmuştu. ABD’ nin başka bir seri katili olan Ed, annesine olan düşkünlüğünden dolayı annesini kaybedince, mezardan çıkardığı ya da öldürdüğü kadınların derilerini ustaca yüzer ve kendi üzerine yerleştirip kadın gibi hissetiğini düşünürmüş. Bu durumu hiç cinsel ilişkisi olmadığına bağlayabilir miyiz bilemiyorum ama kendini nasıl hissettiği konusundaki kafa karışıklığından kurbanların ya da mezardan çıkardığı ölülerin meme uçlarından kolye ya da kafataslarından kase gibi çeşitli ev eşyaları yaparak cinayetleri sadece evini süslemek istediği için yaptığını ileri sürmüştür. Yaratıcılıkta sınır tanımayan seri katil de denebilir kendisine. İlham verdikleri arasında Chuck Parello’ da vardır.
Geldik mi seri katil tanımının ilk kez kullanıldığı, yakışıklılığı dillere destan Theodere Robert’ e ( Ted Bundy) . ABD’ li olduğu kadar saftır da kendisi. Siyah saçlı, beyaz tenli güzeller güzeli sevgilisi tarafından terk edilince dünyası şaşan Ted, önüne çıkan siyah saçlarını ortadan ayırmış, beyaz tenli her hatunu acımadan katleder. Kadınlar işte güzel erkek görmeye görsünler hemen kapılır giderler… Kara kaşından kara gözünden katil olduğu geç anlaşılmıştır ama sonu bir elektrikli sandalyede 2 dk civarı aldığı yüksek volt sonrası gelmiştir.
Ve benim favorim hatta ikna ve hakimiyet konusundaki başarısını hep kıskanacağım Charles Milles Manson gelir sahneye. Kendisi şaşırtıcı bir şekilde ABD’ lidir.. “ Bana yukarıdan bakarsanız bir aptal görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız kendinizi görürsünüz” diyen şahsiyettir. Hiçbir zaman cinayet işlememiştir. Garip bir şekilde etkisi altına aldığı insanları kullanarak bir çok kişinin ölümüne sebep olmuştur . Marilyn Manson onun soy adını alacak kadar hayranlık beslemiştir kendisine ki bu her ne kadar insanlar tarafından eleştirilse bile dikkate almamıştır. Cezasını çektiği süre içerisinde hayran kitlesi katlanmış, cezaevine yağan mektuplarla güruhunu genişletmiştir. Kendisinin bir hipnoz ustası olduğunu düşünmekteyim.
Görüldüğü üzere tarihin en sansasyonel katillerinin büyük kısmını ABD’ nin çıkarması gurur verici olasa gerek. İşte ABD’ nin seriliğiyle tüm seri katilleri gölgede bırakmış şahsiyeti . George W. B(Wush). 2000’ li yılların akıl almaz adamı. Tüm gücünü tek silaha yatırmayan , elinin ayarı olmayan, gençliğine insek de hasarı tespit edemeyeceğimiz derecede büyük olan kişi. Füzeleri, atom bombası denemeleri ile meşhur, tüm kurbanlarını savaş yöntemiyle katletmiş yegane şahsiyet. Durdurabilene aşk olsun!! Tanrı bizi gazabından korusun!!
Hazırlayan: Nilay Özel
0 yorum:
Yorum Gönder