Modanın kalbi Beylikdüzü'nde atıyor!



Moda kentsel yaşantının ve kent kültürünün önemli bir parçası. Özellikle de İstanbul gibi büyük şehirlerde. Nüfus arttıkça istekler de arttı, tüketim de doğal olarak arz da. Tabi çalışanlar için yeni iş sahalarının da türemesine neden oldu bunlar.

Açıköğretim-Genel işletme dersinin ilk ünitelerinden aklımda kalan bu terimleri nereye bağlayacağım? Tabi ki AVM'lere. Çocukken bir "Galeria" bilirdim. Sonra tek tek arttı sayı. Akmerkez, Carousel derken son 10 senede sayıları bayağı bir katlandı. Artık, şehrin beğenilmeyen köşelerinde bile AVM'ler görür olduk. Her semtte bir AVM şeklinde bir kampanya yapılsa, bu noktayı göremezdik belki de... Ama bugün karşımıza çıkan "tablö" oldukça şaşırtıcı.

Beylikdüzü de AVM denince akla gelen ilk yerlerden. Neden? Çünkü adım başı bir alış-veriş merkezi görüyorsunuz. Her durağın arkasında bir AVM. En kalabalık yer Migros (5M'li öyle mahalle arası Migros'u değil.) Herkes Migros'ta! Peki ya Beylicium, Marka City, Outlet Park?

Evet giriş katları hariç pek aktif değil bu mekanlar. Ama moda takibi için dolu mekan mı lazım? Ahaha, hiç de bile. Rahat alışverişin adresi bu mekanlar aslında.

Mesela geçen gün dedim ki kendi kendime "Neden Fransız sokağında çayımı yudumlarken bir 19. yy beyefendisi gibi görünmeyeyim?" Baktım internete ama pek bir şey bulamadım. Kendim diktireyim dedim ama İtalyan terzim "Roberto Baggio" ramazan nedeniyle anayurduna döndüğünden yine tökezledim. Sonra dedim ki kendi kendime "Aaa! Neden Beylikdüzü'ne gitmiyorum ki!"

Beylikdüzü'nün dağ esintili havasını içime çektim önce. Sonra gezmeye koyuldum. Girdim Beylicium'a! Klasik erkek giyimi üzerine bir mağazaya girdim. Elimde de google görselden aldığım bir resim var. Bir İngiliz soylusu. Buna benzer bir takım elbise arıyorum. Mağaza görevlisi "Outlet ürünlerimiz şu tarafta, buyrun bakalım." dedi. Gittik reyona, karıştırıyorum bir de baktım ki süpper bir takım! "Bana göre bedeni var mı!?" diye sordum, sağ olsun mağaza görevlisi aradı buldu. Üstü biraz tozluydu. Kuru temizlemeye yolladılar. O sırada ben de gezeyim dedim. Bir cafeye oturdum. Latte'mi tahta bir kadehten içtim. Otantik olsun diye böyle sunuyorlarmış. Tahta kadehleri de aşağıdaki Paşabahçe Outlet'ten almışlar. Kahveden sonra bir takım da kendime aldım. Sonra temizlenmiş elbisemi alarak İstanbul'a, medeniyete doğru yola çıktım.

Evet, moda yeni bir şey sunmak. Sonra o başka bir yeni şey sununca eskiyi dolabın derinliklerine atma işi. Ama unutulmasın ki dolabın derinliklerindekiler bir gün yeniden "yeni moda" olacak.  İşte Beylikdüzü'ndeki boş ve unutulmuş AVM'lerde 10 yy önceye kadar her günün modasını bulmak mevcut. Keşfetmeniz gereken bambaşka bir dünya orası. Boş, yalnız, ıssız, eski ve bakire yerler, Beylikdüzü AVM'leri...

Buğra "Ceyyar" Ö.

1 yorum:

torbaci sirin dedi ki...

Beylikdüzü'nden bildiriyorum. "Adam Haklı" Yazı dizisi olsa olur bundan.